30 Mart 2018 Cuma

Çikolatalı Kurabiye Tarifi

Tam 5 malzeme ile lezzetli çikolatalı kurabiyeler yapıcaksınız.
Malzemeler:

  • 1 paket 9 kareli çikolata
  • 1 su bardağı sıvı yağ
  • 2.5 su bardağı un
  • 1 paket kakaolu puding.
  • Yarım su bardağı süt
   Karıştırma kabımızın içerisine puding ile sütümüzü koyup biraz karıştırıyoruz. Ardından sıvı yağımızı da katıp pudingin içinde olan şeker eriyinceye kadar karıştırıyoruz. En son unumuzu azar azar döküp yoğurma işlemini uyguluyoruz. 

  Kurabiyelerimizi yuvarlak yapıyoruz ve ortalarına baş parmağımız ile bastırarak çukurluklar elde ederek tepsilerimize diziyoruz. Önceden 175 derecede ısıtılmış olan fırında 15 dk pişiriyoruz. 
  Benmari usulünde erittiğimiz çikolataları çay kaşığı yardımıyla kurabiyelerimizin orta kısımlarına döküyoruz. Ve kurabiyelerimiz hazır. :) Gayet hızlı ve pratik bir tarif...
Afiyet olsun... 

20 Mart 2018 Salı

VEBA

   Ortadoğu felaketlerinden biri olan veba yersinia pestis adlı virüsten kaynaklanır, kara ölüm olarak adlandırılır. Feodalizmin yıkılmasına zemin hazırlaması olumlu etkilerinden olsada Avrupa nüfusunun %31'inin vebaadan öldüğü bir gerçektir. 1348-1351 yılları arasında papa IV. Clementin ölü sayıcılarının tuttuğu kayıtlara göre bu rakam 23.840.000'dir.
   Ortaya çıkışı Ortaçağ Avrupasındaki aç gözlü elit ve senyörlerin toprağa düşünmeden yönelmesinden olmuştur. Bataklıklar kurutuldu, ormanlar tahrip edilip tarım arazilerine dönüştürüldü. Buda burada yaşayan canlı ve parazitlerin insanlarla beraber yaşamasına, buda insanların hastalanmalarına neden oldu. Tarımla, ticaretle, hayvanlarla şehirden şehire, ülkeden ülkeye taşınan bu salgın en başta Almanya'nın tahrip edilmiş, ekim için artık verimsiz hale gelen topraklarında çıktı. Ortaçağ evlerinin yapılarıda bu canlılar için elverişli bir yaşam alanıydı. Ahşap ve toprak zeminli, saman dolgulu kulübeleri kemirgenlerin adeta kulübeleriydi. Ancak 1666 yılında Fransa da çıkan yangın ev yapılarının değişmesi gerektiği fikrini ortaya çıkardı. O dönem için yangından dolayı yapılsada vebanın ülkenden uzaklaştırılmasına katkı sağladı. İnsanlar ölümle vebayı ayırt edemez hale gelmişti. Nüfusun azlığı dolayısıyla çalışacak insanda azaltmıştı, bu da maaşları yükseltti. Tüccarları başka, daha nüfuslu ülkelere yönlendirdi. Bu da emperyalizmin temellerini oluşturdu. İnsanlar vebanın Tanrıdan geldiğine inanıyorlardı. Rahiplere bundan kurtulabilmenin yolunu araması için yalvarıyolar ve durum aynı şekilde seyredince buda doğal olarak insanların kilise ve papaya karşı güvenlerinde soru işaretleri oluşturdu. İnsanlar aracı olmadan Tanrıya tek başına yönelmeyi de öğrendi. Buda reformun zemininin atılmasını sağladı. Dönemin savaşları güçlüyle güçsüzün değil, bağışıklık sistemi iyi olan toplum ile bağışıklık sistemi kötü olan toplumun çatışmasına dönüşdü. Tatarların Kırımı kuşattığında mancıklarla surlardan içeriye attıkları vebalı ölüler şehre yayılmış, şehirde insanlar birer birer azalmaya başlamıştı. Günümüz biyolojik silahıyla o dönem için aynı görülen veba büyük sonuçlarada neden olmuştur.
   Nufüsun azalması ücretleri arttırdı, feodalizmi yıktı, insanlar toprağı bırakıp ölümle yüzleşti. Buda ormanları korudu. Mezarlıklar genişletildi. Neden olduğu sanılan Yahudi katliamları ateşlendi. Başıboş kalan koyun, sığır gibi hayvanların artmasını sağladı. Otoritesiyle beraber din adamlarını da kaybeden kilisenin, Latince dili de kaybolmaya yüz tuttu. Bu durum İngilizceyi zamanla ortak dil haline getirdi.

5 Mart 2018 Pazartesi

İngiliz Sömürgeciliğin Doğuşu ve Aşamaları

  "Başkasına ait kaynakları haksız yere kullanmak" manasında insanlık tarihiyle başlatılan sömürgecilik, modern anlamda 15. yüzyıl sonlarından itibaren ortaya çıkan ve günümüze kadar gelen süreçtir. Avrupa'nın güçlü devletlerinin dünyanın diğer ülkelerinin topraklarını ve kaynaklarını keşif, ilhak, işgal ve istimlak ederek kendi ülkeleri için kullanma olgusudur. Bu olguda İngiltere dünyanın en büyük sömürge İmparatorluğuna sahip olmuştur. İngiliz sömürgeciliğini 5 aşamaya ayırmak mümkündür.

  1. 1763 Paris Antlaşmasına kadar olan genişleme dönemi
  2. 19. yüzyıl ortalarına kadar gelen ilhak ve yerleşme süreci
  3. 1. Dünya Savaşı'na kadar olan modern emperyalizm
  4. 1945'e kadar gelen tutunma dönemi
  5. 1945'ten sonra Sömürge İmparatorluğunda dağılma süreci
  Haçlı Seferlerine kadar büyük ölçüde içine kapalı bir şekilde yaşayan Avrupa, artan nüfus yoğunluğuna rağmen sınırlı toprağa sahip olmanın baskısı ve sıkışıp kalmışlığın sonucu olarak açık denizlere yönelmişti. Portekizliler ve İspanyollarında öncülüğündeki bu girişim sonucu keşfedilen yeni topraklar 1494'de İspanya ile Portekiz arasında varılan Tordesillas Antlaşması ile paylaşıldı. Yaklaşık 1 asır süren rakipsiz dönem sonrası 17 yüzyıldan itibaren Hollonda, Fransa ve İngiltere de sömürge arayışına çıktı. İngiliz Doğu Hindistan Şirketi, İngiliz sömürgeciliğinin ciddi anlamda ilk adımıdır.

  18. yüzyıl boyunca Amerika ve Asya'da yoğunlaşan İngiliz yayılmacılığı, öncelikle sömürgelerde ki çalışan ihtiyacını karşılamak için, Afrikalı köle ticaretine başladı. Sömürge faaliyetleri öncelikle ticari ve ekonomik ağırlıklı idi. Zaman için de siyasi, stratejik, ideolojik ve dini faktörler de etkili oldu. Amaç İngiltere'ye fazla para ve kaynağın girmesi ve mümkün olduğunca da az çıkmasıydı. Karlı olan bu ticarette Fransa ile gerginliklerde yaşanmıştı. 7 Yıl Savaşlarında İngiltere Fransa'ya kesin üstünlük sağlamış  ve Doğu da, Batı da önü tamamen açılmış oldu. 
  Avrupa da sanayi devriminin başlamasıyla, serbest ticaret emperyalizmi denilen 2. döneme başlayan İngiliz sömürgeciliği hakim olduğu toprakları hammadde olmalarının yanında bir pazar oluşturmak üzere de teşkilatlanmaya başladı. Toprak düzeni İngiliz ihtiyacına göre şekilleniyor, sanayinin gelişmesi önlenerek İngiliz mamullerinin tüketilmesi teşvik ediliyordu. 
  1838'de Osmanlılarla ticaret anlaşması, Çin ile 1840-1842'de limanlarının dış ticarete açılmaları gibi anlaşmalar yaptı.  Hindistan yolunun güvenliği İngiliz Sömürge siyaseti için öncelikli konuma yükselmişti. 1869'da Süveyş Kanalı'nın tamamlanması, Hindistan yolunu kısaltırken güvenliğini daha hassas duruma getirdi. Stratejik öneme sahip Kıbrıs Adası, 1878'de "kira" adı altında ele geçirildi.
  19.yüzyılın ikinci yarısında dünya "modern emperyalizm" denilen süreci yaşadı. Daha önce şirketlerle yürütülen sömürgecilik, rekabet ve güvenlik telakkileriyle devlet eliyle yürütülmesi şeklinde olan süreçtir. Dünya topraklarının neredeyse %80'inin bir kaç Avrupa Devleti arasında paylaşıldığı dönemdir.
  İngiltere 1882'de Mısır'ı, 1899'da Sudan'ı işgal etti. Yüzyıl sonuna gelindiğinde Ümit Burnu'na kadar Afrika'nın büyük kısmı İngiliz hakimiyetine girmişti. Kızışan paylaşım yarışlarıyla 1. Dünya Savaşı yaşandı. Sonrasında ortaya çıkan milliyetçilik ve anti-emperyalist siyasal düşüncelerin gelişmesiyle sömürgelerden bağımsız talepleri gecikmedi.
  İngiltere, sömürge yönetimi tarzında değişiklik yaparak sınırlı özerk yönetim uygulamasına geçti. İç işlerini kendi seçtiği bir idare ile yönetirken güvenlik ve dış ilişkileri tamamen Londra'dan tayin edilen bir genel vali marifetiyle İngiliz Hükümeti tarafından  yürütülüyordu. İngiltere bunların bağımsızlığını 1931'de kabul etti.

Wet n Wild Dudak Kalemi


        Wet n Wild indirimden 4-5 lira civarı aldığım fuşya renkli dudak kalemi. Normalde fuşya tonlarını kullanmam ve yakıştırmam. Bu dudak kalemini alırkende fuşya olduğunu bilmeden aldım. Aldığıma da hiç pişman olmadım. Diğer markaların dudak kalemlerine oranla boyut olarak daha uzun. Fiyat olarak da ekonomik. Yumuşak bir yapısı var. Kolay uyguluyorsunuz. Dudaklarınızda tam bir fuşya gibi durmuyor. Fuşyanın biraz daha koyu gibi hali duruyor. Mat bir dudak kalemi.



    Dudak kalemini hem ruj olarak kullanıyorum, hemde dudak kalemi olarak. Kalıcılığı gayet yerinde bir dudak kalemi. Her ten rengine uyum sağlayabileceğini düşünüyorum. Severek kullandığım güzel ve kaliteli bir ürün. İndirimde farklı renklerini görürsem kaçırmadan alacağım :) 

2 Mart 2018 Cuma

Şark Meselesi

  "Şark Meselesi" tabiri siyaset adamları ve tarihçiler tarafından bugüne kadar çeşitli şekillerde kullanılmıştır. Terimin ilk defa 1815 Viyana Kongresi'nde Rus delegasyonu  tarafından kullanıldığını biliyoruz. Fransız tarihçi E. Driault, Şark Meselesi'ni İslam-Hristiyanlık mücadelesi olarak yorumlarken bir başka Fransız tarihçisi Albert Sarel, Türkler, Avrupa'ya ayak bastığı günden beri Şark Meselisi zuhur etti, diyerek meselenin bir Türk meselesi olduğunu vurgulamaktadır. Şark Meselesini kısaca Doğu Sorunu,Osmanlı'yı paylaşma sorunuda diyebiliriz. 
  Türkler İslamiyetin hamisi ve İslam aleminin önderi durumuna geçmekle, Avrupa için Şark Meselesi, Türk veya Osmanlı meselesi halini almıştır. Durum bu olunca, artık İslamiyetle Türklük aynı anlamı ifade eder olmuştur. Böylece Türk-İslam ve Avrupa-Hristiyan mücadeleleri Şark Meselesi'nin temelini teşkil etmiştir. Her batılı devlet, güç dengesi politikasına riayet ettiği gibi Şark Meselesi'ni kendi menfaatine en uygun şekilde halletme yollarını aradı. Bütün Avrupa devletleri, özellikle Çarlık Rusya'sı, Şark Meselesiyle uğraşmayı dış politikasının esas unsuru haline getirmiştir.
   1354'ten 1683'e yani Rumeli'ye ayak basıştan II. Viyana hezimetine kadar ki dönem şark meselesinin 1. aşamasıdır. Bu dönemi Türkler için kızıl elma, darül harbi, İslam bayrağı altına alma anlamında bir şark meselesi olarak algılamışlardır. Böylece Türk meselesi 15.yy başından itibaren Hristiyanlığa ve bunun oluşturduğu uygarlığa karşı hayati bir tehdit olan Anti Türk imaj ve izlenimin doğması ve yerleşmesi bu dönem içinde gerçekleşir. Anadolu'dan atmak, Rumeli'ye geçişi önlemek, Avrupa içlerine doğru ilerleyişine mani olmak gibi politikalar uygulamışlardır. 1683 tarihinde Türklerin Viyana önlerindeki yenilgisi birinci safhasını sona erdirmişti. İkinci safha başlamıştı, bu safhada Türkler savunmada Avrupa ise taaruz halindeydi.
   1920'ye kadar devam eden bu safhada Şark Meselesi şu şekilde gelişmiştir: Balkanlar'daki Hristiyan milletlerin Osmanlı hakimiyetinden kurtarılmaları, Türkleri Balkanlardan atmak. İstanbul'u Türklerin elinden almak. Osmanlı hakimiyetinde bulunan Kuzey Afrika'yı koloniyalist maksatlarla işgal ve ilhak etmek.Türk olmayan Müslüman toplumları Osmanlı aleyhinde kışkırtmak ve onları devletten kopartmak. Şark Meselesine 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren emperyalist zihniyet ilave edilmiştir.
   Avrupalı emperyalist devletler, İstiklal Savaşı'nı beraber kazanan evladlarını birbirinden koparmak için bölgede suni olarak bir "Kürt" milleti yaratılmak istenmektedir. Bu günümüzün Şark Meselesinin uygulanmasından başka bir şey değildir. Özellikle Türkiye için Şark Meselesi halen fiili olarak mevcut olup stratejik ve ideolojik görünümüyle varlığını sürdürmektedir.