Soğuk savaş döneminden sonra devletler milli kimliklerini kaybetmişler ve artık medeniyetler ortaya çıkmıştır. S. Hungtinton medeniyet ve kültür kavramlarının birbirini karşıladığını ifade eder. Medeniyetlerin çatışmasında din ve etnik kimlik faktöründen bahseder.
Medeniyetlerin oluşmasında din ilk sırada etnik yapısı ise ikinci plandadır. Bu bağlamda dünyada 4 büyük medeniyet vardır.
Hungtinton'a göre Türkiye'de milli kimlik din kimliğinden arka planda kalmıştır. Avrupa birliği açısında meseleyi irdelerken; Avrupa'nın çeşitli milletlerin kültür birikimleriyle oluştuğunu, yalnız Feodalite, Hümanizm, Rönesans, Reform, Aydınlanma Çağı ve Sanayi Devrimi gibi tarihsel süreçten geçen devletlerin Avrupa topluluğuna girmeye hak kazandığını söyler. Toplumlar farklı inançlar paylaşsalar dahi belli bir medeniyet meydana getirebilirler.
Türkiye'de Batı yanlısı ve İslamcılar olmak üzere 2 grup vardır. Bu Batı'nın uzaktan kontrol mekanizması ile alakalıdır. İnsanoğlu gerçeğe ulaşabilmek için aklını kullanmıştır. Akıl yanın da sezgi gücüne de önem verilmiştir. İslami ölçüde çeşitli dönemlerde akılcılık ve sezgi çatışmıştır. Medeniyet içerisinde nasıl akıl ve sezgi çatışmaya sebep oluyorsa pozitif kültür faktörleri de çatışmaya sebep olur.
S. Hungtinton Batı medeniyetinin diğer medeniyetleri tehdit unsuru olarak gördüğünden kendini bunların üzerinde tutacak askeri örgütlenmeler oluşturduğunu söyler.
Batı İslam ve Konfüçyan medeniyetimi tehlike olarak görür..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder