2 Aralık 2017 Cumartesi

Tivil eşarbı nasıl yıkamalıyım?

 Tesettürlü arkadaşlarımızın bir derdide aldıkları tivil eşarpların yıkandıktan sonra ipeğe dönüşmesi,yumuşaklaşması yada ilk alındığı kumaş kalitesinde olmamasıdır. Bu durum her aldığım tivil eşarpta başıma gelmiştir. Çözümüm katı sabun ve sıcak su olsada pek fayda etmedi. Eşarplarımın rengi solmaya başladı ve canlılığı gitti  ve eşarplarımda ıslak sabun kokusu kalıyordu ve bu durumda çok kötü neyse sürekli internetten araştırıyorum eşarbımı nasıl sertleştirebilirim tivilleştirebilirim diye bir türlü bulamıyorum. Fakat artık çözüm yolunu biliyorum ve inanın keşfedince deli gibi mutlu oldum :)
Öncelikle sizlere 2 yol sunuyorum. İlk sunduğum yolda tivil eşarbı ev ortamında yapacağımız karışımla kolalamak eğer çok sert istiyorsanız bu yöntemi deneyebilirsiniz.İlk yolumuzda nişasta bizim için önemi. İkinci Yol ise eşarbın kendi tivilliğinde hafif yumuşak hafif sert kalması.İkinci yolda sadece dalin ile 10 dakikada sonuç alıyorsunuz. 

İlk yolumuzu tarif ediyorum ;


  Çözümümüz basit ve çok ucuz. Evinizde bulunan 1 tatlı kaşığı mısır nişastasını 1 su bardağı suyla karıştırın ve kaynatın. Kaynayacak kadar ısınması kafi,şeffaf bir hal alacak soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra boş bir sprey kutusuna koyun. 
Eşarbınızı saç kremi içermeyen bir şampuanla yıkayın ben İpek şampuan yada demokil ile yıkıyorum. Sonrasında astığım zaman üzerine kabaca sıkın her yerine nufüz etmesi için eşarbınızı elinizle biraz hafifçe top halini aldırın karıştırın tekrar açın ve tekrar sıkın ve kurumaya bırakın. Ve kuruduktan sonra o sert tivilliğe kavuşun! 
Dipnot:Eğer sprey kutunuza biraz parfümünüzden sıkarsanız hoş kokusuda kalır 🤗

  * Ben 5 su bardağı suya 4 tatlı kaşığı nişasta attım çünkü çok sert olsun istemedim dantel sertliği olsun istemedim, nişasta ne kadar çok olursa o kadar sert olur. Ve koca sprey kutusuna koydum elimin altında dursun sürekli kullanırım diye. ilk sıktığınızda minik jolemsi şeyler kalıyormuş gibi olabilir eşarbınızın üstünde korkmayın elinizle top seklinde yapınca emecektir kalanlarda kurudukça eşarba işleyecektir. Top halini aldırırken eşarbınızı çok sıkmayın. 

2. Ve benim en en en çok kullandığım yol ve en hızlı yol 

 Çok çok basit ve bu yolla eşarbınız hep ilk günki gibi kalacak..Pompalı dalin şampuan ile çok çitilemeden yıkıyorsunuz duruluyorsunuz kabaca suyundan arındırıp direk ütülüyorsunuz. Bu kadar eşarbınız 10 dakikada ilk aldığınız anki gibi oluyor 🤗
İnşallah sizlere yararım dokunmuştur. Eğer sizde denerseniz yorum bırakmanızı rica ediyorum, olumlu yada olumsuz yorum bırakırsanız bu makaleyi okuyan arkadaşlarımıza yardımcı olmuş olursunuz şimdiden teşekkür ediyorum. Sağlıcakla kalın! ^^

4 Kasım 2017 Cumartesi

18. Yüzyılda Osmanlı Devleti'nin Genel Durumu

Osmanlı'nın o yüzyıldaki genel durumunu kısa olarak maddeler halinde sıralarsak;

  • 18. yüzyıl boyunca aralıklarla süren Rusya, Avusturya ve İran savaşlarının yarattığı sarsıntılara rağmen, Osmanlı Devleti hala 3 kıtaya yayılan coğrafyasında farklı ulusları bünyesinde barındıran  dünyanın en güçlü devletlerinden biri konumundaydı.
  • 1768 sonrasında Rusya ve Avusturya ile başlayarak zincirleme savaşlar dönemi, devletin siyasi, askeri ve ekonomik işleyişinde büyük sorunlara yol açmıştır.
  • Kesintili ve genelde iki cepheli olarak süren bu mücadele dönemi, 1789'da patlak veren Fransız İhtilaliyle farklı bir boyut kazandı.
  • Osmanlı topraklarını paylaşmak isteyen iki müttefik devlet, ihtilalin dünya siyasi ve idari tarihini değiştirerek yeni fikirler karşısında kendilerini güvenceye almak istediklerinden, Avusturya 1791'de Ziştovi Antlaşması'nı Rusya ise 1792'de Yaş Antlaşması'nı imzalayarak son savaşa verdiler.
  • Rahat bir nefes alan Osmanlı Devleti ise barış ortamından yararlanarak kendi iç sorunlarına eğilme imkanı elde etmiş oldu.
  • Bu bağlamda merkezi otoritenin taşrada hakim kılınması ve idari-askeri sistemin yeniden organizasyonu amacıyla III.Selim devrinde Nizam-ı Cedid adıyla bir reform programı yürürlüğe kondu. Çevrelerin muhalefeti ve tahriki sonucunda meydana gelen Kabakçı Mustafa isyanı (1807)'yla bu reform programı fiyaskoyla sonuçlandı.

25 Ekim 2017 Çarşamba

Berlin Kongresinde Alınan Kararlar

Berlin Kongresi Avrupa Güçler dengesinde değişikliğin ortaya çıkmasına neden olmuştu. Kongrede İngiltere isteklerini yerine getirmiş ve galip bir konumda olan Avusturya- Macaristan da Rusya ve Osmanlı Hükümeti’ne isteğini kabul ettirerek Bosna- Hersek’i işgal etmişti. Almanya’nın siyasi üstünlüğü kongreye damgasını vurmuşken Fransa ve İtalya, Büyük Güçler arasında etkisiz kalmışlardı. Çar, Avrupalı devletlerin kongre istemini kabul ederken Ayastefanos Antlaşması’nda sadece Avrupa’yı ilgilendiren maddelerin yeniden görüşülmesini istemişti. Lakin İngiltere ve Avusturya’nın tutumu ve Bismarck’ın da bu konuda sessiz kalması üzerine bütün maddeler yeniden görüşülmüş ve Büyük Güçlerin istediği şekilde değiştirilmişti. Bismarck’a güvenmekte hata ettiğini düşünen Çar kongreden memnun kalmamıştı.
Kongre sonrasında yapılan Berlin Antlaşması ile Bulgaristan’ın sınırları daraltılmış, Bosna- Hersek Avusturya’ya bırakılmış, Rusya’nın Doğu Anadolu’da işgal ettiği Eleşkirt ve Beyazıt Osmanlı Devleti’ne geri verilmiş, Romanya- Karadağ ve Sırbistan’ın bağımsızlığı onaylanmış, Girit’in özerkliği kabul edilmişti. Berlin Antlaşması sonrasında Osmanlı Devleti Avrupa’daki arazisinin beşte ikisini kaybetmiş ve Avrupa’daki toprakları da ikiye bölünmüştü. Bu antlaşma sonrasında Osmanlı Devleti, Bulgaristan’a, Sırbistan’a, Karadağ’a, Romanya’ya, Avusturya’ya, Rusya’ya, İran’a, Yunanistan’a ve İngiltere’ye toprak vermek zorunda kalmıştı.
Berlin Antlaşmasında Büyük Güçlerin Osmanlı Devleti’nden aldığı toprak parçalarını şu şekilde özetleyebiliriz:
Rusya: Balkanlarda Osmanlı Devleti’nden toprak alamamıştı. Ama kendisinin Balkanlarda hızla ilerlemesine yardım eden Romanya’dan öteden beri almak istediği Besarabya’yı almıştı. Doğu’da ise Osmanlı Devleti’nden Iğdır, Kars, Ardahan ve Doğu Beyazıt’ı almıştı.
İngiltere: Berlin Antlaşması’nda Kıbrıs’ın geçici olarak İngiltere’ye bırakılması 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşması’nda kalıcı olmak üzere kabul edilecekti.
Avusturya- Macaristan: Kongrede Avusturya Murahhasları Bosna- Hersek’in kendilerine bırakılmasını talep etmişlerdi. Bu konuda İngiltere’nin de desteğini alan Avusturya, Bosna- Hersek’i işgal etmesinin önündeki engelleri ortadan kaldırarak Babıali’yi zor da olsa ikna etmeyi başarmış, sonuçta da buraları ele geçirmişti.
Fransa: Berlin Kongresi’nde Bismarck’ın tavırlarından memnun olmayan Fransa Murahhasların Osmanlı Devleti’nden gayrimüslim tebaanın durumunu düzeltecek reformların yapılması isteği dışında herhangi bir talebi olmamıştır. Fakat Kıbrıs’ın İngiltere’ye şartlı dahi olsa bırakılmasına tepki gösteren Fransa, 1881 yılında Tunus’u işgal etmişti.
İtalya: Fransa gibi İtalya da Tunus’u almayı planlamaktaydı. Fakat Fransa’nın önce davranması üzerine İtalya 1911 yılında Garbi Trablus’u işgal edecekti.
Berlin Antlaşması’nda alınan kararların çoğunluğu bir ay süren kongre oturumlarında alınmıştı. 64 maddelik antlaşmanın en önemli maddelerini şöyle sıralayabiliriz:
1.      Bulgaristan’ın muhtariyeti tanınarak, Babıali’nin hâkimiyeti altında bir prensle          idaresi ve sınırlarının bir komisyon tarafından çizilmesi uygun görülmüş,
2.      Doğu Rumeli, Osmanlı İmparatorluğuna bağlı muhtar bir vilayet olmuş,
3.      Bosna- Hersek, Avusturya tarafından işgal edilmiş,
4.      Romanya, Karadağ ve Sırbistan bağımsız olmuş,
5.      Tuna Nehri üzerindeki ticaret yeniden düzenlenmiş,
6.      Kars, Ardahan ve Batum Ruslara bırakılmış,
7.      Din serbestisi sağlanmıştı.
          



KAYNAKLAR: 
Edmond Rossier, Avrupa’nın Siyasi Tarihi 1815-1919.
İSTAM-İstanbul Araştırma Merkezi, “1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşları, Ayastefanos Barışı ve Berlin Antlaşması (III)”, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, Dün/Bugün/Yarın.
Maddeler için bkz. Nihat Erim, Devletlerarası Hukuku ve Siyasi Tarih Metinleri (Osmanlı İmparatorluğu Andlaşmaları), c.I.
Orhan Melih Kürkçüer, Siyasi Tarih (1789-1945).
Orhan Koloğlu, Avrupa Kıskacında Abdülhamit.

Mustafa Kemal'in Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası Hakkındaki Düşünceleri

   Yeni bir fırka kurma düşünceleri basında konu edilmeye başlanınca iki husus tartışılmaya açılmıştı. Birinci; Mustafa Kemal Paşa Cumhuriyet Halk Fırkası’ndan ayrılıp tarafsız mı kalacak, ikincisi; Mecliste birden fazla fırka kurulmasına müsaade edecek mi sorusuydu. Paşa, CHF’den ayrılmayacağını açık bir dille ifade etmiş ve partisinin başında kalmıştı. Peki muhalif fırkaya tutumu nasıl olacaktı zira hem Cumhurbaşkanı, hem CHF Reisi, hem de milletvekilleri üzerinde otoritesi ve sevgisi olan bir liderdi.
   31 Ekim 1924 tarihinde Cumhuriyetin birinci yıldönümü münasebetiyle Vakit muhabirine verdiği demeçte muhaliflerini sert bir şekilde eleştirmekteydi. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kurulduktan sonra, 11 Aralık 1924 tarihli Hakimiyet-i Milliye gazetesinde Mustafa Kemal Paşa’nın Londra’da yayınlanan The Times gazetesinin İstanbul muhabirine verdiği mülakat yayınlandı. Mülakatta Mustafa Kemal Paşa; Cumhuriyet idaresinde siyasi fırkaların kurulmasını normal karşıladığını, fiilen iştigal etmese de Cumhuriyet Halk Fırkası reisi olarak kalmaya devam edeceğini, Cumhurbaşkanlığı görevi bittiğinde fırkasının başında fiilen çalışacağını, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın  kanunla kurulmuş bir fırka olduğunu, yeni fırkanın programında kendi fırkalarının umdelerinden farklı olan münakaşaya değer önemli bir husus bulunmadığını, sadece teferruat dair bazı farklılıklar olduğunu söyledi. Mustafa Kemal, Konya’da şunları şöylemiştir: “Yeni fırkanın muhafazakar olmasını isterdim ki bizim için nazım olsun ve o vakit onlara muavenet borçtu. Halbuki bizden daha Terakkiperver olduklarını söylüyorlar. Bu yüzden nazımlık vazifesi kalmıyor. Onun için muarız vaziyet almak mecburiyetindeyiz.”
  Mustafa Kemal Paşa’nın TCF’ye karşı olumsuz yaklaşımı fırka kapatıldıktan sonra da değişmemektedir. Bu tepkisi Nutuk’ta dile getirmekte, TCF’yı öteden beri devam eden bir gizli niyetin açığa çıkması olarak görmekte ve fırkanın irticayı beslediğini, kurucuların kötü niyetli olduklarını söyleyerek ağır bir dille eleştirmektedir. TCF’ye müsamahakar bakmamasının nedeni yeni rejimin yerleşmesi ve eskiye dönülmemesi konusundaki hassasiyetidir. Tasarladığı inkılapların karşısında engel olmaları ihtimali onun TCF’ye yaklaşımını şekillendirmiştir. Savaştan yeni çıkmış ve her bakımdan çok sıkıntılı olan milletin buhrana düşmesini istemiyor, bir dönüşüm ve değişim için otoriteye lüzum görüyordu.



Kaynaklar: Nutuk, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri



5 Ocak 2017 Perşembe

Çınarcık Hayvan Barınağı

ÇINARCIK HAYVAN BARINAĞINDA İHMAL KATLİAMI!

Yalovanın çınarcık ilçesinde bulunan hayvan barınağında donarak ölen 4 yavrunun videosu izleyenlerin boğazlarını düğümledi. Videonun sosyal medyada yayılmasının ardından barınaktaki hayvanlar apar topar yeni barınağa taşındılar. Yeni barınak diye tabir ettiğimiz bu alan  da ise hala tadilat çalışmaları devam etmektedir. Eski barınağın görülmesinden endişelenenler arkalarında iz bırakmadan hayvanları kaçırabileceklerini düşündüler.
Hayvan bakmayı beceremeyen insanlardan temiz iş bekleyemezsiniz,hayvanları yeni tadilattaki barınağa kaçırırken,eski barınağın olduğu yerdeki çamura ölü hayvanları gömmüşler,bu durumla alakalı taze videoda sosyal medyada gündeme gelmeye başladı. Çamurda ölü hayvanların bedenleri dışarıda kalmış kimi yavru umursamazca boşluğa atılmış.

Bu katliama belediye neden ses çıkarmıyor?  Bu barınaklar için o kadar yardım toplanıyor peki bu yardımlar nerede?
Hayvanların iyileşmesi yerine ihmal ederek öldüren sorumlular neden hesap vermiyor? Sessizliğe bürünerek olayın ört pas edileceğini düşünenler varsa bilsin ki bizler susmayacağız!


https://www.change.org/p/yalova-çınarcık-barınağı-ndaki-vahşete-dur-de