Ortaçağ'da Rönesans ile sanat alanında, Reform ile de din alanında insan düşüncesine serbestlik getirme amaçlanmıştır. Rönesans ile sanatkarlar doğaya geniş bir serbestlik ve hürriyet ile bakmaya, Reform ile insanlar Katolikliğin din kalıbını kırarak insan ile Tanrı arasındaki münasebetlere özgürlük getirmeye başlamışlardır.
Ancak ne sanat ne de din alanındaki özgürlük insanın siyasal yaşayışına herhangi bir hürriyet getirmemiştir. İnsanlar yine kudretini ve yetkisini Tanrı'dan aldığını iddia eden kral, imparator, prens veya hükümdarın sert otoritesine tabi olarak onun keyfi idaresi altında yaşamaya devam etmişlerdir. Yani toplum içinde kişinin insan olarak hiçbir değeri tanınmamıştır. 1789 İhtilali ile toplumların bu siyasal düzeni yıkılmaya başlamıştır.
Siyasal düzen hükümdarın otoritesi ile kişinin insanca yaşama ilkesi arasında kurulan bir dengeye dayandırılmak isteniyordu. Fransız İhtilalcileri 28 Ağustos 1789'da yayımladıkları "İnsan ve Vatandaş Hakları Demeci" ile bu dengeyi açıkca ilan etmişlerdir. Bu demeç insanın doğduğu andan itibaren bir takım temel hak ve hürriyetlere sahip bulunduğunu ortaya koyuyor ve hükümdarın otoritesini bu temel hak ve hürriyetlerle sınırlıyordu. Fransız İhtilali ile ortaya çıkan bu yeni siyasal düzen anlayışına liberalizm veya hürriyetçilik adı verilmektedir. Liberalizm hareketinin en mühim unsuru anayasalcılıktır. Yani liberalizm anayasalcı bir hürriyet düzeni kurmayı amaçlamıştır. Bu anayasalı düzende hükümdarın yetkilerinin sınırı ve kullanma şekli bir anayasa ile çizilecektir.
1792-1815 arasındaki Fransız İhtilali Savaşları liberalizmin bütün Avrupa'ya ve özellikle kitlelere yayılmasını kolaylaştırmıştır. 1815'de Napolyon'u yenen Avrupa'nın büyük devletleri hürriyetçilik fikirlerini de yenilgiye uğrattıklarını sanmışlardır. 1815 Viyana'da işbirliği içine giren Avrupa'nın mutlakiyetçi hükümdarları 1815'ten sonra toplumların yine eski düzen üzerinden yönetmeye başlamışlardır. 1818-1822 arasında Almanya, İtalya ve İspanya'da liberalist ayaklanmalar olmuştur. Liberalizm hareketi 1830 İhtilali'nde önemli bir adım atmıştır. 1848'de başlayan diğer bir ihtilalde ise liberalizm artık önemli bir zafer sağlamıştır. 19. yüzyılda anayasalı rejimler normal bir siyasi düzen haline gelmiştir. 19. yüzyılın ortalarında artık hürriyetçilik ve anayasalı rejim, Avrupa ülkelerinin ciddi bir meselesi olmaktan çıkmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder