Osmanlı Devletinde haksızlıkların önüne geçmek, emniyeti sağlamak, adalete dayalı bir toplum nizamı kurmak ve bunu sürdürmekle görevli bir yönetici güce, devlet gücüne, dolayısıyla bir hükümdara her zaman ihtiyaç duyulduğunu savunmuşlardır.
Osmanlı toplum düzenini ve yönetim felsefesinin temelini oluşturan fikirler, "daire-i adliye" yani "adalet dairesi" veya "hakkaniyet çemberi" adı verilen bir formülle açıklanmıştır. Kökeni Sasaniler'e kadar çıkan, Kutadgu Bilig'te, Nizamülmülk ve Gazzali'nin eserlerinde açıklığa kavuşturulmuş olan bu kavram, Kınalızade Ali Efendi'nin Ahlak-ı Alai'si, Naima'nın Tarihi gibi bir çok eserde tekrar ele alınmış ve yorumlanmıştır.
Osmanlı anlayışına göre, hakkaniyet çemberinin halkalarını oluşturan adalet, devlet, şeriat, hükümranlık, ordu, servet, halk toplum yapısının temel kaynaklarını teşkil eder. Bu halkalardan biri yok olursa, devlet de toplum da çökmeye mahkümdur.
Hakkaniyet çemberi:
- Dünya barışı adaletle sağlanabilir.
- Dünya, duvarı devlet olan bir bahçedir.
- Devletin düzenleyicisi şeriattır.
- Şeriatın koruyucusu mülktür.
- Mülk halkı bütünleştirerek devlet kurmak sağlam bir orduyu gerektirir.
- Ordunun beslenmesi için servete ihtiyaç vardır.
- Servete sahip olmak için halka ihtiyaç vardır.
- Halkın bolluk ve huzur içinde yaşaması, adaletle yönetilmesine bağlıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder